Küçük adamın ben evde yokken ne yiyeceği, ola ki yemedi ise yedek olarak ne yiyebileceği; bunun yanısıra yedirme ve kandırma teknikleri ( !!! ) sürekli organizasyon gerektiriyor. İnternet kullanmasını bilen teyzemiz için ekrandan birkaç atraksiyonlu görüntü eşliğinde yedirebilmek mümkün olurken anneannemiz için en kolay menü köfte yoğurt ikilisi hazır ediliyor. Zaten son zamanlarda süper iştahsız dönemini geçiren küçük bey de bu aralar fiks menü köfte - yoğurt yiyor. Akşam geç gelebileceğim ihtimali ve küçük beyin tüm gün evde olmadığım için yapabileceği tüm nazlara vakit ayırabilmem için sabahın kör karanlığında kalkıp yemeğimi hazır etmem gerekiyor. Evde sebze varsa ne ala; yoksa akşam dönerken market kolaçan ediliyor, tüm aile fertleri için müşterek bir menü oluşturuluyor. Çamaşırı, bulaşığı, ütüyü, evin düzenini vs. hiç saymıyorum. Hepsi için hiç oturmadan yatana kadar koşturmaca tam gaz devam.
Şikayetçi miyim, hayır asla değilim. Özlemişim sabah işe gitmek için uyanmayı, öyle ki Cumartesi sabahları sımsıcak yatağımdan çıkıp küçük ve büyük adamımı uyurken bırakıp işe gitmek bile beni zorlamıyor. Hiç bilmediğim bir sektörde yeni insanlar tanımak ve kendimi farklı alanlarda geliştirmeye çalışmak hoşuma gidiyor. Uzun aradan sonra tekrar çalışıyor olmaktan, bir çarkın dişlişi olabilmekten son derece mutluyum... Özlemişim…
Eveeeet kısa bir iç dökmenin ardından elmalı kurabiyelerime geldi sonunda sıra. Herkesin vardır mutlaka bir elmalı kurabiye tarifi; aşağı yukarı birbirine benzer hepsi. Benim de annemden aldığım bir tarifim vardı. Fakat onu yapmak nedense kısmet olmadı. Bu elmalı kurabiyeleri de geçtiğimiz ay Sevgili Ufuk' ta görünce '' Sıradaki tarif işte bu olacak '' dedim kendime. Çünkü tam da benim sevdiğim gibi tarif etmişti kurabiyesini, hamuru yumuşak değil gevrek, ağızda dağılan bir elmalı kurabiye. İşte beni cezbeden kelimeler bunlar oldu; gevrek ve ağızda dağılan. Hele de dondurucuda beni bekleyen hazır elmalı iç harcım varken hiç vakit kaybetmeden yapıverdim. Ben iç harcım az olduğu için yarım ölçü yaptım ama tarifi aynen yazıyorum buraya.
Malzemeler:
Hamuru için
*250 gr tereyağı (oda sıcaklığında )
*yarım su bardağı zeytinyağı,
*3 çorba kaşığı toz şeker,
*1 yumurta
*1 çorba kaşığı yoğurt
*1 paket kabartma tozu
*Aldığı kadar un
iç harcı için
*4 adet orta boy golden elma
*3 çorba kaşığı toz şeker
*1 su bardağı kadar küçük parçalara bölünmüş ceviz
*2 tatlı kaşığı tarçın
Yapılışı:
1. Elmaların kabuklarını soyup rendeleyin ve bir tavaya alın, şeker ilave edip pişirmeye başlayın. Elmalar suyunu çekene kadar pişirdikten sonra tarçın ve cevizi ilave ederek bir iki karıştırıp, ılınmaya bırakın
2. Hamurun malzemelerini karıştırarak güzelce yoğurun. Hamur kulak memesi yumuşaklığında fazla sert olmayan bir hamur olacak.
3. Hamuru merdane yardımı ile unlanmış tezgahta yarım santim kalınlığında açın ve ağzı genişçe bir bardakla yuvarlaklar kesin.
4. Her bir yuvarlağın içine birer kaşık elmalı iç harçtan koyduktan sonra, hamuru ortada kapatın ve birleştirme yeri alta gelecek şekilde yağlı kağıt serili fırın tepsisine yerleştirin.
5. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 15 -20 dakika kadar kurabiyelerin üstleri hafif pembeleşmeye başlayıncaya kadar pişirin.
6. Kurabiyeler soğuduktan sonra üstlerine pudra şekeri serperek servis yapın.
Afiyet olsun
17 yorum:
Hayatimda en ama en cok sevdigim kurabiyedir elmali kurabiye.
Sekil olarak boylesini hic denememistim. Girdigim rejim donusu denicem, soz:)
Sevgiler
Canım seni o kadar iyi anlıyorum ki; stresini, endişeni, yorgunluğunu, rica minnet oluşunu vb. Tabi ki burada en doğru olan şey bebişinin bir kreşte büyümesi. Çünkü çocuk için daha iyi. Okulda arkadaşları var ve onlarla zaman su gibi akıp geçiyor. Ama bir büyüğümüze bıraktığımzda çocuk için hayat daha sıkıcı. Çalışmaya başlamış olman ise harika. Çünkü çocuklar büyüyor ve kendi hayatlarını kuruyor. Bizde olduğumuz yerde kalmaya devam ediyoruz. Zaten ne yaparsak çocuğumuz, ailemiz için yapmıyormuyuz?
Canım sana kolaylıklar diliyorum. İnşallah her şey gönlüne göre olur.
Sevgilerimle.
Not: Kurabiye enfes olmuş. Canım ellerine sağlık.
Allah kolaylık versin aramıza hoşgeldin bu koşturmaca hem çok yorucu hem de nedendir bilinmez cezbedici yoksa katlanılırmı
ellerine sağlık
Koşturmaca hiç bitmiyor zaten. Evde olduğum halde, yetişememekten şikayetçiyim.Çalışanlar bir de bloga yetişince çok şaşırıyorum. Sen de beni şaşırtacaksın biliyorum. Kolaylıklar dilerim sevgili Yasemin.
çalışmak kadar güzel birşey yok.birde çocukalrımızı birakmak zorunda kalmasak.ellerine saglık.
Bu hafta elmalı tatlar haftası Yasemincim benimde en sevdiğim kurabiye yapmamakta direniyordum ama dayanamıyacağım artık. Ellerine sağlık canım....
Sevgiler...
Ne güzel de anlatmışsın canım. Herkesin evinde olan rutin bir koşturma bizimkisi. Allah sana çok çok güç versin inşallah. Bende dün elmalı turta tapmıştım bak ne güzel tesadüf oldu :) Ellerine sağlık
Yaso kolay gelsin bacım mailine döndüm mucx
Canım,
Elmalı kurabiye,kurabiyelerin şahıdır,şahı!
Nefis görünüyorlar,canım çekti:(
Yasemin'cim;ilk zamanların telaşesi hiç bitmeyecek ama programlama artacak.Sende de kimbilir ne pratik yöntemler vardır!
Mutlusun ya önemli olan bu...İnanır mısın ekran başında,satırlarında hissettim enerjini,coşkunu...Senin adına çok sevindim bir kez daha.
Küçük Bey'e gelince;bu ayrılık O'na da iyi gelecek.Bağımlı değil sevgi ile bağlı bir bey olacak kisen zaten çok ilgili bir annesin.
Kolaylıklar diliyorum..
Sevgi ve selamlarımla....
kısaca diyorumki " Allah kolaylıklar versin" bütün işlerini bi çırpıda hallet vaktin bereketli olsun hep...
elmalı kurabiyeye gelince,
çocukluk gençlik orta yaşlık yaşlılık kurabiyesi bence her türkün ortak zevki :):)
Yasemin iş hayatı ev hayatı düzene girecektir eminim ben...
Elmalı kurabiye ise şahane olmuş,hazırları kadar güzel...
ellerine sağlık..
Sevgiler yolluyorum...
çok sevdiğim bir lezzettir harika görünüyor ellerine sağlık canım
çok geç yazsamda yazabiliyor olabilmek güzel :)
koşuşturmacan güzel neticelenmesini diliyorum :) küçük adam diye boşuna demiyoruz biz ona, şu sıralar belliki nazlı ama yine geri gelir iştahı :))) misket köftem o benim :)))
insan düzeni özlüyor en çokta sanırım, koşuşturmayı ya da ne bileyim..
Yasemin'ciğim uzun bir aradan sonra merhaba. Geçen mayıs ayında yaptığımız etkinlikle ilgili sıkıntı yaşayan bir iki arkadaştan biri de sensin biliyorum. Sanırım halan hediyen gelmedi. Biliyorum çok geç oldu ve beni bağışlaman mümkün değil ama yine de bu konuyla ilgili bana geri dönersen çok sevinirim, şimdiden teşekkürler.
Baharcım gerçekten bu süre zarfında gerçekten hayatından şüphe etmiştim. sana kaç defa yorum yazdım ama maalesef cevap alamadım. bu kadar zaman sonra da sesinin gelmesi biraz komik geldi bana. ben böyle bir organizasyon yaparken senin daha ilgili ve sonuna kadar götürebilmeni beklerdim. ancak biraz bozuk bir organizasyon oldugunu kabul etmelisin. Yine de hiç önemli değil, Sevgili Hansa bana ulaştı ve hediyemi gönderdi. Zaten önemli olan da asla hediye değil, bu tip olaylarda en son amaç hediyedir zaten.
Yasemin'ciğim iyi ki tekrar bakmışım bloğuna. Ben de kendi sayfamda yanıtlarsın diye bekliyordum, her neyse. Söylediğin her cümlede haklı olabilirsin. Ancak benim bu kadar uzun zaman sonra yanıt veriyor olmamın neresi komik inan anlayamadım. Üzücü diyebiliriz, insanı kızgınlığa sevk ediyor da diyebiliriz. Ama komik? Komik olan ne? Neden uzun zamandır buralarda olamadığımı özelimi anlatacak değilim elbette. ama asla komik değil. en azından niyetim ve yaşadıklarım açısından. Senin de dediğin gibi; her neyse önemli olan hediye değil. Önemli olan bir organizasyonun tam olarak yerine getirilmesiydi. Ben geç de olsa noktalayacağım bu durumu. Ama yeter ki insan olarak birbirimize hoşgörümüzü azaltmayalım.Sevgiler
Baharcım komik kelimesini yanlış anladın sanırım, komik dedim çünkü Hansa bana kendisi ulaşıp zaten iletişim bilgilerimi alıp hediyesini yolladı aylar önce. hatta ben onun da sağlığıyla ilgli bir durum oldugunu öğrendiğimde hiç gönderme diye de teklif ettim. yine de sağolsun göndermiş. bu kadar zamandan sonra senin tekrar bu olayı dönmen bana komik geldi. yoksa asla alaylı tavırla söylemiş falan değilim. eminim senin de kendince haklı sebeplerin olabilir. özelini de açıklamak zorunda değilsin, beni de hiç ilgilendirmez. ama yapmaya calıstıgın iş özel değil tamamen hepimizi ilgilendiren bir olay oldugundan en azından bir acıklama yapabilirdin bizlere ya da blogunda. yine de canın sagolsun, yanlıs anlasıldıysam da kusura bakma. sonucta birbirini hiç tanımayan insanlarız, tarzımızı bilmediğimiz için yazım şekillerimiz birbirimize ağır gelebilir. fakat dediğin gibi yeter ki hoşgörümüzü kaybetmeyelim. umarım tatlıya bağladık.
Yorum Gönder