29 Nisan 2010 Perşembe

Yabanmersinli Kurabiye

Daha fazla dayanamadım ve birkaç hafta önce bir kurabiye yapayım dedim. İlla ki yemem de gerekmiyor, hamur yoğurmak ya da kek çırpmak da bana iyi geliyor. Bunu biliyorum ve beni mutlu ediyor. Yaptığım akşam Şeker Dedemize götürmek için yapmıştım. İyi de yapmışım, o akşam çayımızın yanında keyifle yenmişlerdi. Bu akşam yine Şeker Dede akşamımız bizim, bugün de fırın sütlaç götüreceğiz. Bakalım o da beğenilecek mi?

Kurabiyelerin tarifi yine kayınvalidemden. Daha önceden de belirtmiştim kayınvalidem gazeteden görüp beğendiği tarifleri denemek konusunda oldukça cesur. Bu kurabiye de yine gazeteden denenmiş. Ben de onda yiyip beğendiğim tarifleri denemeyi seviyorum,garantili ne de olsa. Onda yediğim kurabiyeler kayısılı idi. Ben yaptığım gün evde kuru kayısım olmadığı için yabanmersini kullandım. Malum bu aralar çok revaçta yabanmersini; hatta alıp tükettiklerimizin gerçek olmadığı farklı şeylerin yabanmersini diye satıldığı da söyleniyor. Kilosuna onlarca para verip de gerçeğini yemediğimizi düşünmek de istemiyorum ama dikkat etmekte fayda var.

Malzemeler:

125 gr yumuşamış margarin
1/2 çay bardağı zeytinyağı
1 adet yumurta
2 çay bardağı pudra şekeri
1 paket kabartma tozu
3,5 su bardağı un
2 çay bardağı yabanmersini


Yapılışı:
1. Tüm malzemeyi yumuşak bir hamur elde edilene kadar yoğurun.
2. Ceviz büyüklüğünde parçalar koparıp yuvarlayıp tepsiye yerleştirin.

3. Önceden ısıtılmış 170 derece fırında yaklaşık 15-20 dk üzerinin fazla kızarmasını beklemeden pişirin.


İçinde pudra şekeri olduğundan ağızda dağılan, un kurabiyesi kıvamında bir kurabiye oluyor.
Benim gibi evde kurabiye kavanozu sürekli dolu olsun istiyorsanız uzun süre dayanan ve tazeliğini koruyan kurabiyeler bunlar. Yapın bir tepsi, atın kavanoza ama elinizi kavanoza sürmeyin... Uzaktan bakması bile yeter diyorsanız hadi ne duruyorsunuz. Çocuklar okuldan dönünce bir bardak sütün yanında ikram edin onlara. İçine illa ki yabanmersini de koymak gerekmiyor, kuru üzümlü, kuru kayısılı ya da canınız nasıl isterse öyle yapın. Keyfinize kalmış.


27 Nisan 2010 Salı

Breathe Right ile Keyifli Uykular

Sizin de yatağınızda uykularınızı size haram eden, geceleri habire dürtüp durduğunuz biri varsa hiç beklemeyin. Hemen bir eczaneye gidip bu bantlardan edinin bence. Hem onun rahat nefes alıp uyku kalitesini artırmasına yardımcı olun hem de sizin uykularınız bölünmesin.

İngiltere'den ithal edilen ve ilaç içermeyen Breathe Right Burun Bantları, burun tıkanıklığında anında ve uzun süren rahatlama sağlıyor. Ürün, horlamanın azalmasına, soğuk algınlığı veya alerjilere bağlı burun tıkanıklığında rahatlamaya ve yardımcı oluyor.

Bantlar bize geçtiğimiz haftalarda gönderildi. Henüz sadece bir gece deneme yaptık. Geceleri küçük adamı uyutmak maksatıyla yatağa giden büyük adam oğluşla beraber uykuya dalınca onu uyandırıp da bandı burnuna takmak istemedim birkaç gece. Ama bantlar mutlaka denenecek. Etkili olduklarından hiç şüphem yok.

Bantlarla beraber gönderilen minik yastık küçük adamın isteği üzerine arabaya indirildi, uykusu gelince koltuğunda onunla uyuyacakmış. Uyku için göz bandı da çok hoşuna gitti, gelir gelmez hemen benim için konu mankeni de oldu.


Horlama ya da nefes alıp verirken sıkıntılarınız varsa bu bantları denemenizde fayda var. Hem acısız hem ilaçsız hem de ağrısız bir tedavi.

23 Nisan 2010 Cuma

Zeytinyağlı Mantarlı Enginar


 Bu blogu açarken bir gün gelip de birilerinin yazdıklarımı okuyacaklarını, üstüne yorumlar yapacaklarını,hele de içlerinden bazılarını sanki kardeşimmiş gibi seveceğimi söyleseler sanırım kahkahayla gülerdim. O kadar bu ortamdan, burdaki güzelliklerden bihaberdim ki hani derler ya bodosloma girmiştim. Şimdi geriye dönüp baktığımda 2,5 yılda inanılmaz güzel şeyler yaşamış, birbirinden cici insanlar tanımış ve birçoğunu da şahsen tanımamış olmama rağmen çok sevmişim. Bunu çok içten söylüyorum. O kadar karşılıksız birşeyler paylaşıp o kadar tanıyoruz ki aslında birbirimizi çoğu zaman ilk defa karşılaştığımızda bile o yabancılık asla olmuyor aramızda, hemen kaldığımız yerden muhabbete devam edebiliyoruz. Şimdi bir enginar tarifine de böyle mi girilir diye düşünenler mutlaka olacaktır. Neden yazdım tüm bunları? Sadece bir yorum bunları düşündürttü bana, iyi ki bu blogu açmışım, iyi ki bu insanları hayatıma almışım dedirten bir dostlardan birinden gelen bir yorum.

Birilerinin benim yaptığımı beğenmesi, değer verip de evinde denemesi, sofrasına koyması o kadar değerli ki benim için. Burda usta bir şef edası da takınmıyorum asla, haddime de değil. Ama mutfağını seven, yaptığı yemeği severek paylaşan biri olarak bu kadarına hakkım vardır belki. Geçtiğimiz günlerde yaptığım Havuçlu Elmalı Kereviz Salatasına Sevgili Dijle öyle bir yorum bırakmış ki bunu dikkate almamak olamazdı. Ne de iyi etmiş gerçekten, ben de şöyle bir küçük araştırma turu yapıp enginarla ne de güzel harikalar yaratılabilirmiş onu öğrenmiş oldum. Sayesinde Sevgili Gülay' ın Leziz Dergisi için hazırlamış olduğu bu şahane enginarları denemiş olduk. Sırada birkaç tane daha enginarlı tarifim var, onları da mevsimi geçmeden mutlaka deneyip paylaşmak niyetindeyim.

Bizim evde pek sevilen bir sebze değil aslında enginar, büyük adam asla ağzına koymuyor, küçüğümüzün de keyfi gelirse birkaç çatal belki yiyor. Kalanları ben tek başıma yiyorum, bundan da hiç şikayetim yok, bol bol yemek gerek bu karaciğer dostu şaheser sebzeyi. Bu mantarlı versiyonu da inanın denenmeli, yerken insanı mutlu eden yiyecekler vardır ya işte bu tam da o listeye gireceklerden. Benden söylemesi....

Malzemeler:
3 adet enginar
200 gr mantar
1 adet orta boy kuru soğan
tuz, taze çekilmiş karabiber, pul biber, kimyon
1 adet limon
birkaç dal maydanoz
zeytinyağı

Yapılışı:
1. Temizlenmiş enginarları limonlu suda haşlayın ve süzün.
2. Tavaya yarım ay şeklinde doğranmış soğanları alıp zeytinyağında kavurun.( orjinal tarifte zar şeklinde )
3. Mantarları ufak ufak doğrayıp tavaya ekleyin ve yaklaşık 10 dk. birlikte kavurun.
4. Tuzunu, taze çekilmiş karabiberini, pul biberini ve kimyonunu ekleyin.
5. Enginarları servis tabağına alıp hazırladığınız mantarlı harcı içlerine paylaştırın.
6. Üzerini maydanozla süsleyin ve ılık servis yapın.

Afiyet olsun.

22 Nisan 2010 Perşembe

Ben&Jerry's Free Cone Day ( Bedava Dondurma Günü )



Eğer dondurma seviyorsanız ve daha önceden Ben&Jerry's Dondurmalarının tadına bakmadıysanız işte size süper fırsat. Ben&Jerry's Dondurmaları 27 Nisan günü herkese bedava dondurma ikram edecek. Bence kaçırmayın.
Ben & Jerry’s Bağdat Caddesi, City’s Nişantaşı, Cinebonus Kanyon ve Cinebonus Meydan’da tüm çeşitleriyle sizleri bekliyor.
Şimdiden ajandanıza not etmeyi unutmayın.

20 Nisan 2010 Salı

Ispanaklı Börek

Blogu açalı neredeyse 3 yıl olacak ve arşivde ıspanaklı börek olmadığını biraz önce farkettim. Evde en çok pişen ve sevilerek yenen ıspanaklı böreği nedense şimdiye kadar fotoğraflamak aklıma gelmemiş demek ki. Daha önceden bir Ispanaklı ve Kıymalı Börek tarifi vermişim. Hala tezgahlarda ıspanak görülüyorken, mevsimi geçmeden bu tarifimi de paylaşayım istedim. Hem de TuzBİBER Dergimizin bu ayki etkinliğine bir tarifle de olsa katılmış olayım.

Kaç gündür fena haldeyim, önce bademciklerim şişiyor sandım ama bu defa faranjit imiş beni bu hale sokan. Cumartesi günü doktora gidip de ilaçları almaya başlayınca da daha iyi olacağıma sanki daha kötü oldum. Boğazımdaki yanma hissi ve yutkunurken duyduğum acı tamamen geçti ama bir öksürük krizi ki sormayın. Özellikle geceleri büyük adamı deli edecek derecede kronik bir öksürük tutuyor, kendimi nereye saklayacağımı şaşırıyorum. Bir elimde öksürük şurubum diğer elimde sıcak birşeyler dolanıyorum tüm gün. Cuma günü birkaç günlüğüne ufak bir tatile gidiyoruz. O zamana kadar toparlanmam gerek, tatil de beni iyi etmezse başka bir şey etmez.


Ispanaklı Börek

Malzemeler:
3 adet yufka
1/2 kg ıspanak
1 adet kuru soğan
2-3 sarımsak
1 ya da 2 domates rendesi ( yaz domateslerinden kullandım )
1 bardak süt
1 yumurta
3 yemek kaşığı zeytinyağı
2 yemek kaşığı haşhaş tohumu
tuz, taze çekilmiş tane karabiber


Yapılışı:
1. Zeytinyağını tencereye alın, yemeklik doğranmış soğanları kavurun.
2. Rendelenmiş domatesleri ve sarımsakları da ekleyip birkaç dakika pişirin
3. Yıkanıp ince ince doğranmış ıspanakları tencereye katıp ıspanaklar suyunu çekene kadar pişirin.
4. Tuzunu, karabiberini katın ve ocağın altını kapatıp soğuması için kenara alın.
5. Süt, zeytinyağı ve yumurtayı karıştırıp böreğin harcını hazırlayın.
6.Yufkaları ortadan ikiye ayırıp geniş tarafa ıspanaklı iç harçtan boylu boyunca koyup tüm yufkaya sütlü karışımdan fırçayla sürün.
7. Yufkaları rulo şeklinde sarıp ikiye katlayıp yağlı kağıt serili tepsiye sırayla dizin.
8. Tüm yufkaları aynı şekilde sarıp üzerlerine kalan sütlü karışımdan sürüp haşhaş tohumu serpiştirin.
9. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin.
10. Piştikten sonra sıcak servis yapın.

Afiyet olsun.

19 Nisan 2010 Pazartesi

Bulgur Pilavı ( Esmer Bulgur ile )

Genel bir inanış vardır, '' Pilavı iyi yapan her yemeği iyi yapar '' diye. O kadar maharet gerektiren bir iş olmamasına rağmen iyi bir pilavın kıvamını tutturmak, tane tane olmasını sağlamak hiç de kolay değildir. Benim de sanırım mutfakla ilişkimin başladığı ilk yıllarda en severek yaptığım şey pirinç pilavıydı. Öyle ki okuldan eve gelince annem mutfakta yemek yapıyorsa mutlaka pilav yapma işini bana devrederdi. Seve seve yapardım bu işi, ne de olsa o zamanlar sadece keyif için mutfaktaydım. Şimdiki gibi asli görevlerimden biri değildi. Girer, biraz karıştırır, sonra da çıkar keyfime bakardım. Mutfak dağılmış dağılmamış, pilavın yanına ne yemek yapılacakmış hiç umrumda olmazdı. Tek derdimin pilavı iyi yapmak olduğu, ucu bucağı olmayan mutfak deryasının henüz önüme açılmadığı yıllardı o yıllar. Biri çıkıp da bu günleri ve mutfağın benim için şimdiki anlamını anlatmaya kalkışsa sanırım güler geçerdim. O kadar uzaktı ki bana tencere, tava, kek, börek, çörek. Hep pilavla sınırlı kalmasını ister miydim, ASLA....

Sonra aradan yıllar geçip evliliğe adım adınca yine kurtarıcım pilav oldu. Uzunca bir süre hemen hemen her akşam yemekte pilavımız eksik olmadı. Zaten bana yılın her günü pirinç pilavı yedirseler bıkmam, o kadar severim. Büyük adam da öyle, hiç sesi çıkmaz yer, yeter ki yanında yemek de olsun:))

Uzunca bir süre pilavsız günümüz olmadı desem yeridir. Taa ki kilolar alınıp her ikimizin de bel çevresi kalınlaşınca işe ilk olarak pilavla vedalaşarak başladık. Sadece mutlaka pilavın eşlik etmesi gereken yemeklerin ( kuru fasulye, nohut, bezelye ) yanında yapıldı pirinç pilavı bizim evde. Lafın kısası pirinç tüketimini azalttık. İyi de ettik, geç bile kalmışız. Şimdi haftada 1 ya da 2 akşam pilav oluyor evde. Dolayısıyla onun yerine bulgura ağırlık vermiş olduk. Pirince göre hem daha faydalı ve besin değeri yüksek hem de yapması ustalık gerektirmeyen. Pirinç pilavının aksine bulguru asla ölçü ile yapmam, tamamen göz kararı. Ama bu defa tarifi paylaşırım diye ölçülü yaptım. Hem de ilk defa esmer bulgur ile yapınca paylaşayım istedim.

Geçtiğimiz aylarda Pınar hanımın gönderdiği koliden çıkmıştı 1 kilo kadar esmer bulgur. Kısırlık diye belirtmiş Pınar Hanım ama bana biraz iri geldiği için taneleri kısırdan önce pilavda denemeyi istedim. Geriye kalanı da belki kısır yapıp sonra paylaşırım.

İzlediğim bir yemek programında yemek yapan şef bulgurun yıkanmaması gerektiğini söylemişti. Sonrasında her bulgur kullanışımda tereddüt etmişimdir, yıkasam mı yıkamasam mı diye. Sonuç olarak hep yıkarım ama doğru mu yapıyorum diye de merak ederim. Esmer bulguru yıkarken de akan kahverengi suyu görünce yine aynı soru aklıma takıldı. Sanki bulgurun tüm faydalı kısmını da o su ile beraber akıtıyormuşum hissi düştü içime. Sizler ne yapıyorsunuz bulguru yıkar mısınız, yoksa yıkamadan mı kullanırsınız ?

Malzemeler:

2 su bardağı esmer bulgur
4 su bardağı soğuk su
2 adet domates rendesi ( ben yazın hazırladığım domateslerden kullandım)
2 adet sivri biber ya da çarliston biber
3-4 diş sarımsak
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 adet büyük kuru soğan
tuz, kuru nane


Yapılışı:

1. Zeytinyağını tencereye alıp yemeklik doğranmış soğanı kavurun, sarımsakları ekleyin.
2. Domates rendesini ve ufak kesilmiş biberleri tencereye alıp 3-5 dk. kadar domatesler iyice pişene kadar kavurun.
3. Yıkanıp suyu iyice süzülmüş bulguru tencereye döküp birkaç dk. kavurun.
4. Suyunu ekleyip tuzu da katın.
5. Su kaynayana kadar yüksek ateşte, kaynara çıktıktan sonra kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin.
6. Suyunu çekmeye başlayınca 2 kat kağıt havluyu tencerenin üzerine kapatıp demlenmesi için bekleyin.
7. Servisten önce üzerine kuru nane serpiştirin ve sıcak olarak servis yapın.

Afiyet olsun.

15 Nisan 2010 Perşembe

Sebzeli Mantarlı Tavuk Sote

Belki yan tarafta görüp de bekleyenleriniz vardır diye söyleyeyim. Aslında sıradaki paylaşmak istediğim tarif Patlıcanlı Fırın Makarna idi, fakat laptopa aktardığım fotoğraflar nasıl olduğunu henüz çözemediğim bir şekilde uçup gidince yerini de bu tarife bıraktı. Artık patlıcanlı makarna bir sonraki denemeye kadar rafa kalktı.

Benim mutfağımda aslında son zamanlarda çok sıklıkla kullandığım sebzelerden biri mantar. Hele de kansızlığa karşı da çok etkili olduğunu duyduğumdan beri neredeyse her yemeğe katacağım, o kadar sevindim. Bir de birkaç haftadır pazarlarda da bolca mantar tezgahları görüyorum, çeşit çeşit, renk renk mantarlar var. Bir de tava koymuşlar önlerine, millete ızgara mantar yapıp tattırıyorlar. Ne tadına bakmaya ne de cesaret edip almaya yanaşamadım. Ben yine marketimden bildiğim, tanıdığım kültür mantarımı aldım geldim.

Sebzeli Mantarlı Tavuk Sote

Malzemeler:
1 adet tavuk göğüs
20-25 adet kültür mantarı
2 adet kırmızı biber
2 adet kabak
1 adet soğan
1 adet havuç
1 tatlı kaşığı kadar salça
2 yemek kaşığı zeytinyağı
tuz, karabiber, köri


Yapılışı:
1. Tavuk göğsünü tencereye alıp üzerini geçecek kadar su ekleyip haşlayın.
2. Haşlanan tavuk etini ufak parçalara ayırın, tavuk suyunu da daha sonra kullanmak üzere kaldırın
3. Soğanları yarım ay şeklinde doğrayın ve zeytinyağında soteleyin.
4. Kabakları, kırmızı biberleri ve havucu şeritler halinde doğrayıp tencereye katın.
5. Son olarak da tavuk parçaları ile ince doğranmış mantarları ekleyin.
6. 1 çay bardağı kadar su içinde salçayı eritip yemeğe katın.
7. Tuzunu, karabiberini ve körisini de katıp 15 dk. kadar pişirin.


Haşladığınız tavuğun suyundan da hemen bir pilav yaptınız mı işte akşamki menü hazır demektir. Bizim pilavımız esmer bulgurla yapılmış bol domatesli ve yeşil biberli idi. Onun da tarifi sonraya kalsın.



12 Nisan 2010 Pazartesi

Havuçlu Elmalı Kereviz Salatası




Çiğ haliyle de tüketilebilen sebzeleri çok seviyorum. Kereviz de onlardan biri, hele de mevsimi geçmeden bol bol tüketmek gerek. Belki de geçti de ben geç kaldım tarifi yayınlamakta. Küçük adamın severek yediği sebzelerden biri kereviz, evde sık pişenlerden yani.Ben bu defa pişirmeden salata olarak yaptım, küçük adam ağzına sürmedi ama büyük adam sevdi. Her zaman yaptığımdan farklı olsun isteyince de böyle oluverdi.

Malzemeler:

1 adet orta boy kereviz
1 adet havuç
1 adet yeşil elma
2 diş sarımsak
yoğurt
yarım limonun suyu

Yapılışı:
1. Önce karıştırma kabının içine yeteri kadar yoğurdu alın ve sarımsakları içine ekleyin.
2. Kerevizi rendeleyip kararmaması için hemen yoğurda karıştırın.
3. Yeşil elmanın yarısının kabuğunu soyup rendeleyin, havucu da rendeleyip yoğurda ekleyin.
4. Elmanın diğer yarısını ince dilimler halinde kesip üzerine limon suyunu dökün.
5. Salatayı servis tabağına alıp üzerini elma dilimleri ile süsleyin.


Not: * Salatayı hemen servis etmeyeceksiniz yoğurt sulanabilir. O zaman yarı yarıya süzme yoğurt kullanabilirsiniz.
** Yoğurdun içine arzuya göre 1 yemek kaşığı kadar mayonez de katılabilir.

5 Nisan 2010 Pazartesi

Muzlu Muhallebi

Bu haftaya tam bahar havasında başladık. Bugün biraz hava bulanık gibi, her an yağmur yine dökülüverecek gibi ama olsun benim içime sanırım bahar geldi. Mutfağıma olan küskünlüğüm geçti gibi sanki, hala fırınımla tam barış sağlanamadı ama yine de mutfakta yeni tarifler denemeye daha çok vakit ayırıyorum. Evdekiler mutlu mesut durumdan sanırım. Uzun zamandır börek, kek, poğaca vs yok evde ama bundan da tek şikayetçi olan benim. Allahım bana o kötü gıdalara karşı koyabilme gücü ver nolur, nasıl özledim şöyle bol çikolatalı keki, kıyır kıyır poğacayı, fındıklı fıstıklı kurabiyeyi anlatamam size. Kilo verdim mi yoooo gram eksilmedim ama işte eziyet yapıyorum kendime. Yapmaz isem sonum hiç hayırlı değil çünkü. Bu hafta başlayamadım ama önümüzdeki hafta yürüyüşe başlayacağım inşallah. Oğluşu okula bırakıp hemen kendimi Özgürlük Parkına atacağım, birkaç tur yapıp koştur koştur eve geleceğim ve duşumu alıp ohhh hafifleyeceğim. Ahh yazarken ne kadar da kolay, umarım sebat eder de yolumdan dönmem.


Muzlı muhallebi bu ayki Leziz Dergisi' nden. Evde yenmeyen, yumuşamaya başlayan muzlar varsa bence denemeye değer. Bizim evdeki beyler, daha önceden de demiştim, maalesef böyle açık renk ( !!! ) muhallebilere pek prim vermiyorlar. İlla ki kakao girecek içine, yoksa sürünüyor evde günlerce. Ama tadı hiç de bu muameleyi haketmiyor. Muzlu tam bana diyorsanız işte tarif.




Malzemeler:

1 lt süt
1 su bardağı toz şeker
1 paket vanilya
3 çorba kaşığı nişasta
1 çorba kaşığı margarin
3 adet muz ( tercihen olgun )

Yapılışı:
1. Nişastayı bir kase içerisinde 1 çay bardağı süt ile ezin.
2. Sütün kalanını ve şekeri tencereye alıp kaynatın.
3. Nişastayı ilave edip karıştırarak pişirin, muhallebi kıvamına gelince ocaktan alın.
4. Muzları soyup robotta püre haline getirin.
5. Vanilya ile birlikte muhallebiye ekleyip mikserle birkaç dakika çırpın.
6. Servis kaselerine aktarıp soğumaya bırakın.
7. İsteğe göre taze çilek ile süsleyip servis yapın.

Afiyet olsun.


4 Nisan 2010 Pazar

TuzBİBER 1 Yaşında Yepyeni Yüzüyle

TuzBİBER Dergisi olarak bu ay yepyeni, taptaze yüzümüzle 1. yaşımızı kutluyoruz. Dopdolu bir sayı hazırladık sizlere yine. Bu ay konuğum dergiyi hazırlayan tüm bayanlar oldu, hem birbirinden güzel tariflerimizi paylaştık hem de kendimizi anlattık okuyucularımıza. Sevgili Zehra' nın eşi Bekir Bey' in harika bir iş çıkarttığı yepyeni bir yüzü oldu dergimizin. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık.

Dergiyi okumak için lütfen buyrunuz. Tüm olumlu ya da olumsuz yorumları da bekliyoruz.

2 Nisan 2010 Cuma

Kepekli Pizza


İglo ile Hobimle Mutluyum Hobi Okulu' ndaki yemek kursunda öğrendiğimden beri aklımdaydı pizza hamuru hazırlamak. Daha önceden lavaştan pratik pizza yapmışlığım var lakin hiç de hamur yoğurup da yapmak işime gelmemişti. Nedense hep çok uzun bir süreç gibi gelirdi bana, daha doğrusu pizza yapmanın bu kadar keyif verdiğini bilmiyormuşum. Evdeki pizza hayranları da afiyetle yiyince keyfim bir kat daha arttı. Hiç de öyle gözümde büyüttüğüm kadar da değilmiş. Demek ki neymiş bundan böyle bir telefonla pizza siparişi verilmeyecekmiş.
Haftasonu evde yemek yapmak istemeyenler belki pizza yapmaya hayır demezler.

Malzemeler:
Hamur malzemeleri

475 gr kepekli un
475 gr beyaz un
500 gr su
25 gr zeytinyağı
25 gr tuz
10 gr yaş maya veya kuru maya
10 gr toz şeker

üzeri için
sosis
domates rendesi
2-3 diş sarımsak
toz şeker
yeşil zeytin
kaşar peyniri
mantar
zeytinyağı


Hazırlanışı:
1. Kepekli un ve beyaz unu derin bir kabın içine alın ve karıştırın. Tuzunu, şekerini içine katın.

2. Unun ortasını çukur açın ve mayayı ortasına koyun.
3. Suyu azar azar ekleyip elinizde mayayı eritin.
4. Yavaş yavaş unu da alıp yumuşak bir hamur hale gelene kadar yoğurun.
5. Hamur kabını hava almayacak şekilde stretch filmle kaplayın ve mayalanması için kenara alın.
6. Diğer yanda domates sosunu hazırlamak için domates rendesini ve zeytinyağını tavaya alın.
7. Sarımsakları, tuzu ve toz şekeri ekleyip birkaç dakika soteleyin.
8. Vaktiniz varsa 1 saat kadar yoksa en azından yarım saat sonra hamuru 8 eşit bezeye ayırın.
9. Her bir bezeyi elinizle yuvarlak olarak açın ( benim gibi elinizle yapamaz iseniz merdane ile de yapabilirsiniz )
10. Açtığınız bezenin üzerine önce hazırladığınız domates sosunu yayın. Kaşar peynirini serpin.
11. Üzerine ince ince dilimlediğiniz mantarları, yeşil zeytinleri ve sosisleri yerleştirin.
12. En üste dilerseniz biraz daha kaşar rendesi ekleyebilirsiniz.
13. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında en fazla 10 dk. pişirin ve fırından alıp sıcak servis yapın.


Notlar:
* Bu hamurdan toplam 8 beze çıkıyor, yani 8 adet orta boy pizza
** Hamurun fazla gelenini dondurucuya kaldırıp ihtiyacınız olduğunda çıkarıp oda ısısında çözdürüp kullanabilirsiniz.
*** Üstüne koyacağınız malzemeyi dilediğiniz gibi seçebilirsiniz, ister sebze ister şarküteri ürünleri.
**** Un ölçüsünü dilediğiniz şekilde değiştirebilirsiniz. İster tamamı buğday unu isterseniz de tamamı kepekli un olabilir.
***** Dilerseniz üzerindeki sosu pişirmeden de kullanabilirsiniz ama domatesin asidini alması için biraz pişirmekte fayda var.
****** Ben Sinangil' in kepekli ununu kullandım. İçindeki kepek oranı çok fazla. Kepekli unla yapılabilecek her türlü hamurişine çok yakışacağını düşünüyorum.

Herkese iyi haftasonları diliyorum. Bahar geldi, güzel havadan mahrum etmeyin kendinizi.