26 Ağustos 2021 Perşembe

PSİKANALİTİK ve PSİKODİNAMİK TERAPİLER

 


Son zamanlarda oldukça popüler hale gelen psikanalitik ve psikodinamik terapilerin

benzerliklerini ve farklılıklarını bilmek terapi sürecinden geçmek isteyen kişilerin doğru terapisti

seçmelerini sağlayacaktır. Psikolojik danışmanlık merkezlerinde çalışan uzmanların hangi

yaklaşımda çalıştıklarını araştırmak terapi sürecindeki beklentilerinizin şekillendirmek adına

önemlidir.


Psikanalitik ve psikodinamik yaklaşımlar uzun dönemli, kişilik üzerine çalışılan psikoterapi

türleridir. İki yaklaşımda psikanalitik literatürdeki temelleri kabul eder. İki teknik arasındaki en

temel farklılıklar psikanalitik çalışma daha derinlikli bir çalışmadır ve terapistin kendi

psikanalizinden geçiyor olması gerekmektedir. Psikodinamik çalışmalar daha ilişkisel ve

psikanalitik çalışmaya göre daha esnektirler.



Psikanalitik Psikoterapi Nedir?


Psikanalitik terapi insan ruhsallığının farklı katmanlarını inceleyen kişilik yapısı üzerine

çalışılan uzun dönemli bir psikoterapi yöntemidir. Psikanaliz ilk kez Sigmund Freud tarafından

keşfedilmiştir.

Psikanalitik terapide amaçlanan, kişinin bilinç dışındaki materyali bilinç düzeyine getirerek iç

görü kazanması, iç dünyasında dengeli, sağlam ve uyumlu bir ruhsallıkta olması, istenmeyen

tekrarlayan örüntülerinden uzaklaşmasıdır. Psikanalitik psikoterapi ile danışanın bütün ve tam

hissedebildiği bir benliğe sahip olması, işlevselliğinin artması ve kendi iç dünyasında güçlü ve

sağlam hissetmesi sağlanır.



Psikanalitik çalışma psikanalizin temellendiği ve inşa edildiği bütün temel öğeleri kabul eder ve

kullanır ancak sıklığı ve yüz yüze olmasıyla farklılaşır. Psikanalizi yalnızca psikanalistler

uygulayabilirken psikanalitik terapiyi psikanalizden geçen psikoterapistlerde uygulayabilir.


Psikanaliz Çalışması Nasıl Yapılmaktadır?


Psikanaliz çalışması, bir analist tarafından gerçekleştirilir. Bir terapisin analist olması için de

kendi analizini tamamlamış olması gerekmektedir. Psikanalist unvanını ise onaylı psikanalist

derneklerine üye olmuş ve formasyonunu tamamlamış terapistler kullanabilmektedir.

Psikanalist ve analizinden geçen kişi (analizan) haftada en az üç kez olmak üzere seans

gerçekleştirirler. Her hasta divan çalışmasına uygun değildir ve bu nedenle analistle yapılan ilk

görüşmelerde hastanın divana alınıp alınamayacağına karar verilir.

Seanslarda psikanalist hastanın göremeyeceği bir konumda otururken, analizan ise divana uzanır.

Bu seanslarda analizan zihninden geçenleri hiçbir sansür uygulamadan ‘’serbest çağrışım’’

şeklinde analistine anlatır ve burada ortaya çıkan malzemeler üzerine birlikte çalışılır.


Psikodinamik Terapi Nedir?


Psikodinamik terapi danışanın mevcut davranışında tezahür eden bilinçdışı süreçlere odaklanılır.

Psikodinamik terapinin hedefleri, danışanın geçmişinin şu andaki davranışları üzerindeki

etkisinin anlaşılması, kendiliğin bilinmeyen yönlerinin keşfedilmesi ve iç görü kazanılmasıdır.


Psikodinamik ve Psikanalitik Terapinin Farkı Nedir?


Her iki yaklaşım birbirine yakın olup, literatürde zaman zaman birbiri yerine bile

kullanılmaktadır. Ancak temelde birbirinden farklıdırlar. Hedefleri benzer olmakla birlikte

uygulamada farklılıkları bulunmaktadır.

Her iki yaklaşım da temelini psikanalitik teorilerden alır. Diğer bir deyişle bilinç dışının varlığını

kabul eder ve terapi sürecini bunun üzerine şekillendirir. Psikanalitik terapide çerçeve ve terapi

çalışmasının temel unsurları psikanalizle aynıdır. Öte yandan psikodinamik terapiler uygulama

açısından daha esnektirler.

Özetle, psikodinamik çalışmaların psikanalitik çalışmaya göre terapinin süresi, terapistin

aktifliği, çerçeve ve terapideki derinleşme açısından farklılıkları bulunmaktadır.

Psikoterapi hakkında bilgi almak için Ethos Psikoloji ile iletişme geçebilirsiniz. İstanbul

Bağdat Caddesinde psikolojik danışmanlık merkezi olan Ethos Psikoloji bünyesindeki

bütün bireysel çalışan terapistler psikanalitik ve psikodinamik ekolde çalışmalarını

yürütmektedir.

20 Ağustos 2021 Cuma

Doğru İç Giyim Seçimi ile Şıklıktan Ödün Vermeden Rahatlığı Yakalayın





Seçimi, üstüne giydiğimiz kıyafetlerden çok daha önemli iç giyim çamaşırları…

Kumaş, kesim yanı sıra her dönemimizde onlardan farklı ayrıntılarda beklentilere
sahibiz. Özellikle de söz konusu sütyenler olduğunda koca bir deniz derya bu
mevzu.. Bu nedenle de bu yazıda doğru iç giyimin doğru sütyen seçimi
bölümünü ele almak istiyorum. Örneğin, sütyen alırken nelere dikkat etmeli,
kalın bant mı ince bant mı? Daha toparlayıcı veya küçültücü etki için hangi
model tercih edilebilir?

Yaşamımızın her döneminde ihtiyacımız olan sütyen modeli değişim gösteriyor.
Bir döneme kadar sadece atlet giymek yeterken, genç kızlığa adım atmaya
başladığımız ilk zamanlarda, balensiz, desteksiz, gelişimi de destekleyen yarım
atlet sütyenler imdadımıza yetişiyor. Gelişim devam ettikçe kuplu modeller
devreye giriyor. Her daim pamuklu-koton kumaşlarla gün boyu rahat etmek ve
kullandığımız sütyenin kıyafetimizden belli olmamasını sağlamak istiyoruz.



Bu ilk deneme sürüşleri geride kaldıktan sonra, hayatın içindeki koşturma
nedeniyle ihtiyaçlarımız da çeşitlenmeye başlıyor. Yerine veya durumumuza
göre giydiğimiz kıyafetlerimizin altındaki sütyen de bize sahip olduğumuz,
özgürlüğü ve özgüveni doyasıya yaşamamıza yardımcı olmasını istiyoruz.

Peki nasıl yapmalılar bunu?

* Kalıbı ile göğüsleri doğru şekilde sarmalı.

* Rahatlık ve şıklık her daim bir arada olmalı

* Göğüsleri toparlayıp, daha dik ve doğal görünmelerini sağlamalı.

 * Küçük göğüslere sahip olanlar destekli modeller ile istenilen görünüm
verilebilmeli.

  * Spor yaparken, sütyeni değil egzersizleri düşünebilmeliyiz.

  * Feminen görünüm istediğimizde dantelli modeller imdada yetişmeli

ama rahatlıktan da taviz vermemeli.

  * Büyük göğüslü olanlara, sütyenler doğru sırt ve bant desteği vermeli.

  *  Sıkıp, bunaltan olmamalı aksine, adeta üzerimizde olduğunu
unutturmalı.

Bunlar benim aklıma gelen, genel olarak sütyen modellerinden beklentileri
içeren bir liste. Bu noktada bana gelecek sorulardan biri olarak, genellikle
tercihimin Suwen olduğunu belirtmem gerekiyor. Kısacası, “İçimde Suwen var!”
İlk olarak bankacılık yaptığım döneminde çalışırken keşfetmiştim. Gün içinde
bana sağladığı konfor ile hemen her dönemimin kurtarıcısı oldu. Kilo aldığım ve
kendimi daha iyi hissetme ihtiyacında olduğum dönemlerde, 2 beden
küçülten, toparlayıcı sütyen modelini kullanıyorum. Vücut hatlarının
şekillenmesine yardımcı olduğu gibi gerçekten varlığını hissettirmiyor. Aslında
Suwen’nin genel olarak vücuda oturan ama aynı zamanda özgür hissettiren
kalıplara sahip olması beni hep cezbediyor. Aslında buna şaşırmamak da gerek. Zira Suwen, her zaman içindeki gücün farkında olan tüm kadınlara sesleniyor. Klişe kalıplardan uzak, kadınların her
anlarında özgürce davranan, özgüvenli bir şekilde yaşayabileceklerini kanıtlıyor.
Suwen tüm kadınlara, rahat, şık ve güçlü hissetmeleri için var olduğunu her
alanda gösteriyor. Zaten her zaman kadınların en büyük destekçileri. Kendine
güvenen kadınları, özgün biçimde temsil eden marka yolculuğunda “İçimde
Suwen var” kampanyasıyla önemli bir adım daha atıyorlar.

Eklemekte fayda gördüğüm bir diğer bilgi de doğum sonrası kullandığım
emzirme sütyenleri… Suwen’deki çeşitlilik ve göğüs uçları için sütyenlerde
kullandıkları özel doku gerçekten rahat etmeyi sağlıyor. Doğal pamuklu kumaş
olması da cabası. İsterseniz emzirme atleti de bulabilirsiniz. Çok memnun
olduğum bir marka olunca bu konuda fazlaca çenem düştü, pardon, parmaklarım
çalıştı ama benim gibi rahat edin istiyorum.


Ayrıca, sütyen alırken şu noktalara da dikkat etmelisiniz;

  * Göğüslerin sütyen kubuna tam oturuyor olması, aynı şekilde sütyen
bantlarının da doğru sıkılıkta ve uzunlukta olması gereklidir. Çok sıkı
olmasının, göğüslerin daha dik durmasını sağlamayacağını unutmayın.

  * Vücut ölçülerine uygun sütyen seçimi ne kadar önemliyse, kıyafete
uygun sütyen seçimi de bir o kadar önemli. Yani straplez modellere
veya yapışkan bantlara da gerektiğinde şans vermelisiniz.

  * Sütyen, kol altlarını ve sırt kısmını sıkarak, etlerin taşmasına sebep
olmamalı. Gerekiyorsa kalın bantlı modeller tercih edilmeli.

  *  Hiçbir markanın ölçülerinin, kesim ve kalıp nedeniyle birbirini
tutmadığını unutmamayın. Bu yüzden ölçünüzü bilseniz bile, mutlaka
deneyerek alın.

  * Sütyenin şekli, kıyafetin altından belli olmamalı. Bu yüzden sütyen
almaya gittiğinizde gerekiyorsa yanınızda ince kumaş bir bluz götürün.
Böylelikle daha kolay karar verebilirsiniz.

  *  Sütyen almakla ilgili olmasa da satın aldığınız sütyenleri doğru
koşullarda yıkamaya ve saklamaya özen gösterin. Artık pek çok çamaşır
makinesinde yıkansa da özel sütyen yıkama aparatları satın alarak,
şekillerinin bozulmasını önleyebilirsiniz. Çekmece de veya dolapta
saklarken de özenli olmakta fayda var. Aşağı size fikir verecek birkaç
görsel de bırakıyorum.

13 Ağustos 2021 Cuma

ERKEN YAŞLANMAYA VE CİLT LEKELERİNE KARŞI GÜNEŞ KREMİ KULLANIYOR MUSUNUZ ?


 

-Leke giderici kremler ne işe yarar

Cildimizdeki lekeleri yok etmek için, son yıllarda oldukça popüler olan leke giderici kremler yer almaktadır. Günümüz koşulları gereği, neredeyse her insanın cildinde birtakım sorunlar oluşmaktadır. Bunun için de leke kremlerinin üretimi oldukça fazladır. Leke giderici kremler, ciltte güneşten sonra, mevsim geçişlerinde ya da farklı sebeplerden dolayı oluşan lekelere karşı kullanılan kremlerdir. Bu kremler cildi soyucu etkisiyle cilt üzerinde var olan sorunların tedavisinde kullanılan etkili kremlerdir.


 

 

 

Peki ya yaz aylarında hem cildimizdeki lekelerden hem de güneş ışınlarından korunmamız için ne tür kremler kullanılmalıdır, günümüzde en çok sorulan sorulardan bir tanesi son günlerde adını sıkça duyduğumuz cilt bakım markasında gözde tutulan Dr. Clinic tam da istediğiniz tarz da bir krem yapmış olabilir.

UV-A VE UV-B IŞINLARINDAN KORUR:

Yaz mevsiminde ve öğle saatlerinde güneşin ışınları dik bir açıyla dünyaya gelir. Mor ötesi adıyla da bilinen bu ışınlar radyasyon içerir. Sürülen güneş kremleri ise ciltte koruyucu bir tabaka oluşturur. Bu da ışınların zararlı etkilerini en aza indirir.

Dr.clinic Leke Karşıtı Güneş Koruyucu Krem

 

-Leke karşıtı güneş koruyucu krem içeriği nedir?

50 SPF Koruma Faktörlü güneşin zararlı ışınlarına karşı hassas ciltler için yüksek seviyeli geniş spektrumlu etkin koruma sağlar. Lipozomlanmış Vitamin C sayesinde cilt tonunu eşitler ve aydınlatıcı etki gösterir. İçeriğindeki kollajen ve hyalüronik asit sayesinde cildi canlandırır, dokusuna nemlilik kazandırarak ekstra sıkışlaştırır. Cildeki ölü derileri temizler ürün içeriğindeki leke karşıtı cilt yüzeyindeki ölü bakterilerin atılmasında bu sayede temiz yüzeyin güneşden korunması için cildi kusturmadan ciltte hapseder ve gün boyu koruma sağlar.

 

Filtreli Güneş kremleri mi yoksa Kimyasal Güneş kremi mi ?

KİMYASAL GÜNEŞ KREMİ

 -Daha sıvıdır.

-Ciltte beyazlık bırakır.

-Sürümü daha zordur.

-Sünger misali emip ısı enerjisine çevirerek cildi korur güneş ışınlarından ısı enerjisine çevrilmesi bazı ciltlerde yangı sebebiyet verebilir rahatsız edebilir.

Uyguladıktan sonra 15 20 dakika önce uygulanıp sonrasında güneşe çıkılmalı

- Alerjik sebebiyeti yüksektir.

FİLTRELİ GÜNEŞ KREMİ

-Çabuk etkisini gösterir

-Güneş ışınını emmez yansıtır

-Daha orta kıvamlıdır

-Sürümü daha kolaydır

-Ciltte beyazlık bırakmaz

-Alerjik sebebiyeti daha düşüktür.

Dr.Clinic Leke Karşıtı Güneş Kremi hem leke oluşumunu önlüyor hemde 4 mevsim güneş ışınlarından ve dışarıdan gelen zararlı bakterilerden koruyor.

Günlük kullanıma uygundur.

UYGULAMA


Güneşe maruz kalmadan 20 dakika önce güneşe maruz kalacak temiz cilt bölgelerine eşit miktarda ve az miktarda dağıtarak veya 2 parmak kuralı ile uygulayınız.

Daha iyi ve devamlı bir koruma için 2 saat arayla uygulama tekrarlayabilirsiniz.