21 Mart 2011 Pazartesi

Bezelyeli Pirinç Pilavı


Bu aralar yeni bir konsept yemek yarışması var ekranlarda; Masterchef.  Uzun bir süre '' Yemekteyiz'' rüzgarı estikten sonra bu format da oldukça farklı ve sevimsiz geldi bana. Kesinlikle yapıcı olmayan, hatta çoğu zaman aşağılamaya kadar varan eleştiriler programı başından sonuna kadar izlememe engel oluyor. Tamamiyle rating kaygısıyla oluşturulmuş olduğunu ve de juri tavırlarının hoşuma gitmediğini söyleyebilirim. Fakat düşünmeden de edemedim, eğer ben böyle bir yarışmaya katılsaydım ne hazırlardım diye. Sanırım pilav yapardım, basit gibi görünen hatta her evde hemen her gün pişen pilav. Evet kolay gibi görünür çoğu kişiye ama bir de derler ya '' pilav yapabilirsen her yemeği yaparsın'' diye.

Ben üniversite yıllarımda öğrendim pilav yapmayı annemden, hatta öyle ki annem akşamları pilavı yapmaz, beni bekler bana yaptırırdı. Gecenin yarısı canım istesin hiç üşenmem kalkar yaparım, o kadar da severim. Malum kalorili olması sebebiyle bir süredir pirinçten bulgura yöneldik ama arada bir de olsa şöyle doya doya yemezsem ne anlarım yaşamaktan?

Malzemeler
2 su bardağı pirinç
3 su bardağı su
3 yemek kaşığı sıvıyağ ( tercihinize göre zeytinyağı da olabilir )
2 yemek kaşığı tereyağı
1 su bardağı İGLO Bahçe Bezelyesi
tuz

Yapılışı:
1. Pirinçleri akan su berraklaşana kadar bol su ile yıkayın ve süzdürün ( ben sıcak su içinde bekletmiyorum ama o şekilde de yapabilirsiniz )
2. Mümkünse teflon bir tencereye tereyağını ve zeytinyağını  alın. Tereyağı eriyip de ısınınca pirinci ekleyin. Pirinçler şeffaflaşana kadar kavurun.
3. Suyunu ve tuzunu ekleyin. Suyu kaynayınca ocağın altını kısın ve suyunu çekince ocağın altını kapatın.
4. Diğer tarafta bol kaynar suya İGLO Bahçe bezelyesini ekleyip su tekrar kaynadıktan sonra 3 dk. olacak şekilde haşlayın.
5. Haşlanan bezelyeleri süzüp demlenmeye başlayan pilavınıza ekleyin. Tahta kaşıkla karıştırıp tencerenin kapağının altına kağıt havlu koyarak demlenmesi için 5-10 dk kadar bekleyin.

Afiyet olsun

Pilavın elbette çok fazla püf noktası var. Ben kendi uyguladığım birkaç noktayı da paylaşayım da tam olsun. Çoğumuza göre çok kolay olan bir tarif belki ama yeni evli ve yemek yapmayı yeni öğrenenleri unutmamak gerek.

* Öncelikle pirinç ve su oranını en doğru şekilde tutturmak en önemli noktadır. Burada da tek dikkat edilecek nokta, pirinci hangi ölçekle ölçtüyseniz suyu da onunla ölçüp eklemektir. Pirinç su bardağı ile ölçüldüyse suyu da aynı su bardağıyla eklemektir. Pilavın en ideal oranı da bire bir buçuktur.
* Pilavın lezzetini artıran en önemli etkenlerden biri de tereyağıdır. Sıvıyağ ile bile yapsanız en azından bir kaşık tereyağ pilavın aromasını zenginleştirecektir.
* Pilavınızı et ya da tavuk suyu ile yapacaksanız ekleyeceğiniz yağ miktarını azaltmalısınız.
* Pilavın suyuna birkaç damla limon sıkarsanız pilavınız daha beyaz ve berrak olacaktır.
* Eğer pilavı sade değil de şehriyeli yapacaksanız suyunu yarım bardak artırabilirsiniz ( 2 bardak pirinç için)
* Pilavınız pişerken karıştırmanız içindeki nişastayı ortaya çıkarıp pilavı lapa yapar, ocağın altını kapatınca bir karıştırıp demlenmeye bırakmanız yeterli olacaktır.

11 Mart 2011 Cuma

Sütlü Havuçlu Çorbası ( Tavşan Çorbası )


Havalar soğukken evde yiyecek hiçbir şey olmasın, tek bir tas sıcak çorba bana yeter, diyenlerden iseniz işte tam da size göre bir çorba bu. Hem çok doyurucu hem de bol vitaminli. Hele ki çocuğu çorbadan başka herşeye itiraz eden bir anneyseniz hiç durmayın, hemen havuçlar rendelensin. Havucu bol, sütü bol daha ne olsun?

Tarif Sevgili adaşımın Leziz Dergisi için yaptıklarından biri. Daha dergide ilk gördüğüm gün kalkıp denedim, küçük bey de gıkını çıkarmayıp içince tamamdır dedim. Çünkü benim küçük bey çorba konusunda biraz seçici, öyle çok denemeler yaptım ki, kimine bayıldı kimine de ağzına bile sürmedi. Ama bunu hem sevdi, hem de adını değiştirdi , Tavşan Çorbası dedi. Ama eğer çorba konusunda biraz klasik takıntınız varsa, hiç denemeyin derim. Geçen haftalarda annemler yemeğe geldiğinde babam daha çorbanın adını duyduğunda itiraz etti mesela; ona göre çorba ya mercimektir ya yayla, ya tarhana. Sütlü çorbalara da karşı biraz benim gibi önyargılıysanız onları kenara bırakıp deneyin derim ben.

 

 Malzemeler
3 adet orta boy havuç
2 çorba kaşığı un
1 çorba kaşığı tereyağı
1 çorba kaşığı zeytinyağı
1 litre süt
1,5 litre sıcak su
1 çorba kaşığı kuru nane
Tuz, taze çekilmiş karabiber

Yapılışı
1. Havuçların kabuğunu soyup rendenin ince tarafıyla rendeleyin.
2. Çorbayı hazırlayacağınız tencerede zeytinyağını ve tereyağını ısıtıp havuçları ekleyin. Hafif yumuşayıp rengi değişene dek kavurun.
3. Unu ilave edip birkaç dakika daha kavurun. Sürekli karıştırarak un topaklaşmadan sütü azar azar ilave edin.
4. En son kaynar su, tuz ve taze çekilmiş karabiberi ekleyin. (Çorbanın kıvamına göre kaynar suyu yavaş yavaş ilave edin. Çok duru olmaması için bir anda tüm suyu eklemeyin.)
5. Çorba kaynayıncaya kadar arada bir karıştırarak (taşmasını önlemek için) birkaç taşım kaynatın.
6. Ocaktan alın. Üzerine kuru nane serpin. Sıcak olarak servis yapın.

Afiyet olsun.




10 Mart 2011 Perşembe

Tahinli Cevizli Sarma


Cumartesi öğle saatlerinden beri inanılmaz bir baş ağrısı ile boğuşuyorum. Hayatım boyunca öyle çok sık başı ağrıyan biri olmadım. Migreni olanları o kadar iyi anladım ki, nasıl bir işkenceymiş bu, tarifi mümkün değil. Yatıyorum, kalkıyorum hiç bir dakika bile beni terketmiyor. Başımdan başlayıp boynuma doğru inen bu ağrı yüzünden inadımı da kırıp Salı günü sonunda bir nörologa gittim. Nedense sevmiyorum doktor doktor gezinmeyi, kendini çok dinleyen biri olmadığım için artık dayanılamaz hale gelince doktorun kapısında buluyorum kendimi. Bu defa da aynen öyle oldu. İnatçı baş ve boyun ağrılarım beni terketmeyince başka çarem kalmadı. Aslında basit bir kas spazmı gibi görünüyor şimdilik, elim kolum ilaçlarla dolu döndüm eve. Tam olarak geçmedi hala, Cumartesi günü kontrolüm var, eğer devam ederse sanırım MR gerekecek. Bakalım içimi ferah tutayım da iyi şeyler olsun.

2 gündür bir de karla boğuşuyoruz ağrıların yanı sıra. Büyük adam Ankara' da yalnız başına, çok sevdiği kara kavuştu. Biz de burada küçük adamla kendi çapımızda kar keyfi yapıyoruz. Yuvaya gider gelirken keyfine varıyoruz ancak. Bu soğuk havada şöyle içimi ısıtan bir tarif paylaşayım istedim. Daha sevmeyenine rastlamadım bu tahinli cevizli sarmaların. Geçtiğimiz haftalarda annemdeki aile buluşmamızda annem yapmıştı. Masadaki tüm tarifleri açık arayla geride bıraktı bu çıtırlar. Bir yiyen bir daha bir daha yedi. Yoğun lezzetinin aksine yapımı da bir o kadar pratik.

Malzemeler
4 adet yufka
1 su bardağı tahin
1 su bardağı ceviz içi
1 çay bardağı tozşeker ( isteğe bağlı )
üzeri için
toz şeker
yumurta akı

Yapılışı:
1. Yufkaları açın ve her tarafına tahini yumurta fırçası yardımıyla sürün.
2. Tozşekeri ve ceviz içini tahinin üzerine serpiştirin. ( şekersiz de yapabilirsiniz )
3. Yufkayı bir tarafından rulo şeklinde sarın ve dilediğiniz şekilde kesin.
4. Tüm yufkaları bu şekilde hazırlayın ve fırın tepsisine yerleştirin.
5. Yufkaların üzerlerine yumurta akını sürüp toz şeker serpiştirin.
6. Önceden ısıtılmış fırında 175 derecede üzerleri hafifçe kızarana kadar pişirin.
Afiyet olsun.

7 Mart 2011 Pazartesi

Nar Salatası


Nar ayıklama konusunda o kadar tembelim ki, daha doğrusu  meyveyle aram pek yok. Hiç yemesem aklıma gelmez.Hele de nar olunca mevzu, ben kim nar ayıklamak kim. Küçük adam da nazar değmesin tüm meyveleri ayırt etmeden yiyor bebekliğinden beri. 2 sene önce bir gün annem bize gelirken nar almış getirmiş, ben de şaşırdım haliyle. O kadar o gözle görmüyorum ki narı markette, pazarda sanki yenilebilecek bir şey değilmiş gibi. Kadıncağız ayıklayıp küçük beye yedirdi, çocuk mest oldu keyiften. Annem tabii bana saydı döktü, nasıl alıp da yedirmezmişim çocuğa diye. Tahmin edersiniz ki o gün bugündür bizim evden nar hiç eksik olmadı. Ola ki annem gelir de evde nar olmadığını görür diye korkumdan her markette atarım sepete birkaç tane. Şaka bir yana ben  küçük adam sayesinde nar ayıklamayı da öğrendim, yemeyi de sevdim. Annem sağolsun:))

Bu salata tarifini de Sofra Dergisinde görünce hemen sayfayı kıvırmışım. Henüz tezgahlarda narlar tükenmeden mutlaka birkaç defa daha yapmalıyım bu salatayı. Nar ayıklamak bile zor gelmiyor gözüme, o kadar sevdim ki ilk denemenin üzerinden sanırım defalarca yaptım. Şimdiye kadar tadanlar da çok beğendiler, özellikle et yemeklerinin, kebapların yanına enfes bir salata. Salatayla arası olmayan küçük adamı bile kandırabilmedim bununla. Tarif Sofra Dergisi Kasım 2010 sayısından ama ben ufak tefek değişiklikler yaptım.

Malzemeler:
2 adet nar
3 adet orta boy domates
5 adet çarliston biber
1 adet kapya biber
2 adet kıyılmış kırmızı soğan
1 demet maydanoz
1 tatlı kaşığı sumak
2 çorba kaşığı nar ekşisi
6-8 dal taze nane, tuz
zeytinyağı

Yapılışı:
1. Narı ayıklayıp bir kenara alın.
2. Küp şeklinde doğranmış domatesleri, biberleri, soğanı bir kaba alın.
3. Maydanozları ve taze naneyi ince ince kıyın.
4. Sumak, nar ekşisi, tuz ve zeytinyağını karıştırın.
5. Tüm malzemeyi birbirine karıştırıp üzerine de nar taneleri serpiştirin ve servis yapın.

3 Mart 2011 Perşembe

Gurme Karidesli Makarna


Kim sevmez ki makarnayı? Hem çocukların hem de büyüklerin severek tükettiği bir besin makarna. Evde yemek yoksa hemen bir tencere makarna haşlayıp da kim kurtarmamıştır ki o öğünü? Hem yapması vakit almaz hem de yerken aldığınız keyif hiçbir şeye değişilmez. Ben de geçenlerde kasvetli ve soğuk bir Pazar akşamüstü evin beylerine Karidesli Makarna keyfi yaşattım. Yanında da bol kıvırcık salata, doyurucu ve besleyici bir öğün oldu. Balık ve diğer tüm deniz ürünlerine hayran olan büyük adam çok beğendi. Zaten İGLO' nun karidesleri inanın çok farklı, daha önceden aldıklarımla yakından uzaktan alakası yok. Bir kere pişince mini minnacık olmuyorlar, boyutları ne kadarsa o kadar kalıyor. Daha da önemlisi inanılmaz lezzetli. Şimdiye kadar İGLO' nun hangi ürününü denediysem memnuniyetim hiç değişmedi.

Malzemeler:
1 paket makarna
1 paket İGLO Gurme Karides
2-3 adet domates ( ben yazın hazırladığım domates pürelerimden kullandım )
2-3 adet sivri biber
2-3 yemek kaşığı zeytinyağı
tuz, taze çekilmiş karabiber

Yapılışı:
1. Tencereye bol suyu alıp kaynatın. Su kaynayınca içine bol tuz katın ve makarnayı tencereye ekleyin.
2. Makarnayı diri seviyorsanız 8 dk, çok pişmiş seviyorsanız 10-12 dk. kadar haşlayın.
3. Makarnanız haşlanırken bir tavaya zeytinyağını alın. Isınınca biberleri ve  küp doğranmış domatesleri ekleyin. İyice pişip yumuşayınca dondurucudan çıkardığınız İGLO Gurme Karidesleri çözülmesini beklemeden içine ekleyin.
4. Karidesleri ekledikten sonra 6-8 dk kadar pişirip ocağın altını kapatın.
5. Bu arada pişmiş olan makarnanızı süzüp servis tabağına alın. Karidesli sosu da üzerine dökün.
Afiyet olsun.

Dilerseniz üzerine rendelenmiş kaşar da serpebilirsiniz. Bu arada makarna haşladığınız suyu sakın dökmeyin. Haşlanan makarnanın tüm vitaminlerinin suyun içinde olduğunu unutmayın. Daha sonra bu su ile çorba yapabilirsiniz.

1 Mart 2011 Salı

TuzBİBER Dergisi Mart 2011 Sayısı Yayında


TuzBİBER Dergisi bu ay yeni yüzüyle ve aramıza yeni katılan arkadaşlarımızla çok daha renkli ve keyifli bir sayı ile karşınızda. Ve bir de etkinlik haberimiz var, hem de ödüllü. Hem dergideki tarifleri kaçırmayın, hem bu ayki konuğumla gerçekleştirdiğim harika sohbeti. Tabii bir de kurabiyeleri yapıp bizimle paylaşın, belki de şanslı siz olursunuz. Dergiyi okumak için tık tık tık.