Uzun, pek uzun zaman olmuş okuduklarımı paylaşmayalı, tavsiye etmeyeli. Halbuki eskiye nazaran daha çok okuyorum, daha da önemlisi seçiyorum okuduklarımı. Daha az vaktim var ve daha çok okuma isteğim. Ve çok daha fazla yazma isteğim bir de. Sabahattin Ali' yi tanıdıkça daha fazla artan bir istek belki de bu. Çok erken gidişine duyduğum bir öfke biraz da. İyi insanların bu dünyada az kalışlarına duyduğum bir öfke. Kötülerin yeryüzünü daha çok acıya bulamak için yaptıklarına katlanmak zorunda olmanın acısı. Türkçe'yi, dili bu kadar güzel kullanan ve kendini böyle güzel ifade eden bir yazarı okumak da ayrıca bir keyif.
Kürk Mantolu Madonna, yazarın okuduğum ilk kitabı oldu. Alıp kütüphaneye koyup unuttuğum bir kitaptı. Niyeyse adındaki '' Madonna'' tabiri sebebiyle belki de biraz pop kültüre ait basit bir kitap zannedip de elimi sürmemiştim uzunca bir zaman. Sonra bir gün elime aldım ve bu kadar zaman nasıl okumadım diye kendimi ayıpladım. Ve kendime kendimi affettirmek için her gördüğüm kitapçıdan bir tane alıp etrafımda okumayı seven bir sürü kişiye hediye ettim. Daha çok okunsun, daha çok anlaşılsın istedim. Okumayı sevmeyen bir toplumdan, sevmeyi; gördüğüm, duyduğum, okuduğum en güzel şekliyle yazan adamın kaleminden okumasını istedim. Tolstoy' un Anna Karenina'daki aşk, tutku, sevgi anlatımına hayran olduğumdan beri bu bir ilkti. Kürk Mantolu Madonna' yı okuyup da kendini Maria Puder' in yerine koymayan, Raif gibi bir adamın aşkını - hayal bile olsa- istemeyen kadın yoktur sanırım.
'' Zaten muhitimden uzak duruşumun, vahşiliğimin bir sebebi de kitaplarda tanıştığım ve benimsediğim insanları muhitimde bulamayışım değil miydi ? '' diye soran bir adam. Henüz benimle aynı yaşlardayken yazdığı bu kitabı okudukça tek şey düşündüm hep; eğer o kadar genç yaşta kalemi kırılmasaydı ne muhteşem şeyler yazardı kim bilir.
Sonraki arkadaşım İçimizdeki Şeytan oldu. Ve son olarak da Sırça Köşk. 1945- 1946 yıllarında yazdığı öykü kitabı. Bugün okuduğumda sanki bugün yazılmışcasına zamanı olmayan öykülerden oluştuğunu görüp ayrıca hayran oldum yazara. Zamana karşı koyan hikayeler ve anlatım. Hala yazarın anısının bu kadar taze olmasının başka bir sebebi olabilir mi? Sinop Cezaevinde kaldığı odasını ve orayı gezdiğim sırada bende bıraktığı izlenimler hala o kadar taze ki. Sadece fikirlerinden va yazdıklarından dolayı hüküm giymiş yazarın çok genç yaşta yine bu sebeplerden ötürü hayatına son verilmiş olması da ayrıca büyük bir utanç.
'' Niçin hep acı şeyler yazayım? Dostlar, yufka yürekli dostlar bundan hoşlanmıyorlar. Hep kötü, sakat şeyleri mi göreceksin, diyorlar. Hep açlardan, çıplaklardan, dertlilerden mi bahsedeceksin? Geceleri gazete satıp izmarit toplayan serseri çocuklardan; bir karış toprak, bir bakraç su için birbirlerini öldürenlerden; cezaevlerinde ruhları kemirile kemirile eriyip gidenlerden; doktor bulamayanlardan; hakkını alamayanlardan başka yazacak şeyler; iyi güzel şeyler kalmadı mı? Niçin yazılarındaki bütün insanların benzi soluk, yüreği kederli? Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu ? '' diyor Bahtiyar Köpek öyküsünde duyarlı, sorumlu, sorgulayan insan olmanın bile bir suçmuş gibi görüldüğünü anlatıyor.
Kitaba adını da veren Sırça Köşk öyküsünü ise şöyle bitirmiş '' Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter. ''
Henüz Sabahattin Ali ile tanışmayan varsa tanışsın isterim. Ve bu ay çok da güzel bir fırsat var, yeri gelmişken ondan da bahsedeyim. Yapı Kredi Yayınlarının Mayıs ayı yazarı Sabahattin Ali. Tüm kitapları % 25 indirimli. Okuyun ve büyüsünü keşfedin...
1 yorum:
Kürk Mantolu Madonnayı ben de çok okumak istiyorum. Ama elimde çoook sıra bekleyen kitabım var, henüz ona sıra gelmedi. Tanıtım için teşekkürler.
Yorum Gönder