Bugün tam 10 gün olmuş eve kapanalı. Tüm dünyayı saran Corona virüsünün sonunda Türkiye' de görülmeye başlaması ile birlikte geçen hafta Mart' ın 12sinde okullar tatil edildi. O gün bugün evde kabile halinde karantina günleri yaşıyoruz. İnsanın dışarı çıkabilecekken çıkmaması başka bir sey elbette ama bu durumda çıkamama durumu cidden zor iş. Televizyonda , sosyal medyada bangır bangır '' evdekal '' '' evindekal'' denince insanın zorunlu haller dışında evden çıkmaya gönlü elvermiyor. Market ihtiyacı dışında da pek evden çıkmıyoruz zaten. Orhun geçtiğimiz Perşembe gününden beri evden çalışıyor Bu durumda evde de hiç durmadan bir mutfak mesaisi söz konusu. Mutfağı sevmek bir yana, elimizin altındaki kaynakların etkin ve tasarruflu kullanılması konusunda da bir süreçten geçiyoruz aslında. Yiyebileceğimiz kadarını pişirmek, pişeni ziyan etmemek konusunda zaten hassas idim fakat şimdi çok daha bilinçli ve şükür dolu günlerden geçiyoruz. Elimizde olanın kıymetini bilip her an kaybedebileceğimizi de gösterdi bu salgın süreci hepimize .
Sadece bizim evde değil her evde mutfak uğraşı ile geçen süre uzadı. Kahvaltı ile başlayan corona günleri maratonu öğlen yemeği öncesi kahve molası , yemek sonrası ortalık toparlama ve akşam yemeği hazırlıkları ile devam ediyor. Akşam olup da sofra toplanıp akşam çayı demlenince artık tüm gün evin içindeki koşturmaca da sona eriyor. Evde olmak, ailece hepimizin bir arada olması, güvende olduğumuzu bilmek güzel çok şükür. Ailelerimiz de güvenle ve sağlıkla evlerindeler. Bugün itibariyle 65 yaş ve üzeri için sokağa çıkma yasağı da getirildi. Kronik hastalığı olanlar ; kalp , koah, böbrek yetmezliği ya da tansiyon hastaları da yasak kapsamında. Hal böyle olunca ben de ev hapsinde ilk günümü geçirdim bugün. Malum hipertansiyon hastasıyım ve sokağa çıkmayı da hiç düşünmüyorum. Zira yurtdışında ve Türkiye' de tedavi sürecinde video paylaşan hastaları izleyince bile nefesim daralıyor. En güzeli mutfakta olmak bu durumda. Halimize şükredip bu zor günlerin geçmesini bekleyeceğiz. Bu dönemde de bolca tarif deneyip yiyip içip kilo alacağız :))
İşin şakası bir yana tam da 5 kg verip kendime bir yeme düzeni oluşturmuşken zamanlama beni kötü vurdu. Elimden geldiğince dikkat etmeye çalışıyorum, öğünlerimi atlamamaya özen gösteriyorum. Ama daha fazla kendime engel olmadım ve evdeki bu zorunlu süreci biraz da tatlandırmanın zamanıdır dedim. Evi güzel kokular sarsın , karbonhidrat tüketip moral bulalım ; bir taraftan çay demlensin herkes evde güvendeyse bir kurabiye yemenin kime ne zararı olur değil mi ama :))
Eğer evde malzemeniz varsa bence yeni haftaya bu kurabiye ile başlayalım hadi. Portakal yerine limonla da yapabilirsiniz. Cam bir kavanoz ya da saklama kabından uzunca süre tazeliğini de koruyacaktır.
Malzemeler
2 yumurta
50 gr toz şeker ( 1 çay bardağı )
1/2 çay bardağı pudra şekeri ( evde yoksa bunun için markete falan çıkmayın , toz şekeri rondodan geçirip kullanabilirisiniz)
1/2 çay bardağı sıvı yağ
400 gr un ( 2.5 su bardağı kadar )
1 adet portakalın suyu
Portakalın kabuğunun rendesi
1 çay kaşığı toz zerdeçal
kabartma tozu
vanilya
Yapılışı:
1. Yumurtaları , toz şekeri, zerdeçal , portakal suyu ve rendesini karıştırma kabına alıp toz şeker eriyene kadar çırpın.
2. Kuru malzemeleri de eleyerek yoğurmaya başlayın.
3. Elinize yapışmayacak bir hamur olana kdar kontrollü olarak un ekleyebilirsiniz.
4. Pudra şekerini bir tabağa alın, fırın tepsisine yağlı kağıt serin ve fırını 180 derecede ısıtın.
5. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp elinizde yuvarlayıp pudra şekerine bulayıp tepsiye aralıklı olarak dizin.
6. Önceden ısıtılmış fırında yaklaşık 20 dk pişirin.
Fırından tepsiyi alıp soğuyunca saklama kabına alabilirsiniz.
Afiyet olsun.
3 yorum:
Canım benim ellerine sağlık o kadar güzel gözüküyor ki kokusu burnuma geldi diyebilirim
oyyy mükemmel hemen yapmalıyım
ellerine sağlık tatlım
Ellerine sağlık Yasemincim, afiyet olsun :)
Yorum Gönder