19 Haziran 2008 Perşembe

Benim Gözümle Bozcaada


























Tanrı,insanları uzun ömürlü olsunlar diye Bozcaada’yı yaratmış demiş Heredot.


Geçen seneki tatil tecrübemizden sonra bu yıl her ne kadar korksak da korktuğumuz başımıza pek gelmedi.Genel olarak bakacak olursak Tuğra Bey pek üzmedi bizi,birkaç kafa toslatma,gece ağlama krizleri,yemek yememe durumları dışında fena değildi.Bir de Bozcaada’nın güzelliğinden olsa gerek fazla da umursamadık yaptıklarını.

Nerede Kaldık?

Ada için tatil planı yaparken özellikle tercihimizi çiftlikten yana kullandık.Hem gürültüden,merkezden uzak hem de teknolojiden uzak olsun,doğa ile iç içe olsun istedik.Tam da istediğimiz gibi bir yer bulmuşuz.





Çiftliği gördüğümde ilk aklıma gelen oranın çok güzel bir düğün mekanı olabileceğiydi.Gerçekten de her yıl mutlaka birkaç düğüne evsahipliği yapıyorlarmış. Henüz evlenmemiş olanlarınız varsa orayı görmeden karar vermesinler derim ben.Bizden geçti ne de olsa.





















Aral Tatil Çiftliği,Bozcaada’lı bir aileye ait,tek katlı minik evlerden oluşuyor,her evin önünde verandası ve bahçesi var.Her odaya eski kullanım alanlarına göre bir isim verilmiş (bizimkisi Çamlık'tı,Pırpır Damı da benim en beğendiğim isim oldu)

Tuğra diğer odaları bir bir ziyaret etmeyi de ihmal etmedi,komşuculuk hoşuna gitti



Ortada da genişçe bir ortak yeşil alan var dinlenebileceğiniz,ya da Tuğra gibi koşturabileceğiniz.Çiftliğe ait kocaman bir sebze bahçesi var.Domatesini,biberini,maydanozunu vs her şeyi kendi bahçelerinde yetiştiriyorlar.




Yine kendi kümeslerinde tavukları ve çok güzel tavuskuşları var,Tuğra tavuskuşunun sesinden pek hoşlanmadı ama benim gördüğüm en güzel tavuskuşuydu.







Tüm çiftlik,bahçe inanılmaz zevkli aksesuarlarla bezenmiş,en ufak ayrıntıya kadar düşünülerek yapılmış.Odalar tertemiz,çarşaflar havlular misler gibi sabun kokuyordu.Çiftliğin havasını bozmasın diye de ne televizyon ne de internet bağlantısı yoktu.Gitmeyi düşünenlere kesinlikle tavsiye edebileceğimiz bir yer,biz zaten en kısa zamanda bir kere daha gitmeyi düşünüyoruz.





















Çiftlikle ilgili daha fazla bilgi almak isterseniz


adresinden bakabilirsiniz.Çiftlikten birkaç fotoğraf daha görün bakalım.


yine bir odanın verandası


Tuğra ilk defa langırt oynadı


işte favori odam:)








Bu kadar çiftlik reklamından sonra biraz Bozcaada’dan bahsedelim.Ada ekonomisinin temeli bağcılık ve şarapçılık olduğundan çoğunlukla üzüm bağlarıyla kaplı,adada 4 ayrı şarap fabrikası varmış.Gezerken her yerde bağları görmek mümkün.Hatta bir yerlerde okuduğum kadarıyla adayı çok beğenip yerleşen aileler de heves edip şarapçılık yapmak istemişler.Fakat işi bilmediklerinden güzelim bağları heba etmişler.Artık ne kadar doğru bilemem.


Adada Şarap Tadım Günleri (yanılmıyorsam 20 Haziran’da başlıyor) ve Bağbozumu Şenlikleri çok keyifli olurmuş ama biz bu sefer kaçırdık.Sırf Tadım Günleri için gelenler olurmuş adaya.Biz karı-koca öyle çok fazla içki içmediğimiz için sadece Tuğra’nın erken uyuduğu bir gece odamızın verandasında birer kadeh içtik.O da Çiftliğin kendi üretimi şaraplardan .Diğer gecelerde de ise kalın battaniyelerimize sarınıp sıcak çaylarımızı yudumladık sessizliğin ve huzurun tadına vararak.Sadece karanlıkta dolaşan kirpi ya da tavşan olduğunu düşündüğümüz yabancıların sesleri vardı bize eşlik eden.




Bozcaada genel olarak rüzgarlı bir yer,geceleri sıkı giyinmek gerekiyor.Bir dahaki sefere çok daha fazla kalın kıyafetle gideceğime eminim.Tuğra Beyi hasta etmeden geldik ya şükürler olsun.
Rüzgar olduğu için ve denizi de çoook soğuk olduğu için o muhteşem denizden mahrum kaldım ben.Orhun girdi,Tuğra da kumlarla fazla haşır neşir olduğu için onu da çığlık çığlığa sokmak zorunda kaldık ama ben o kadar soğuk denize giremedim maalesef.





Fakat ömrümde gördüğüm en berrak ve temiz denizdi.Bir daha gidersem mutlaka yaz ortası gitmeliyim diye düşündüm ama o zaman bile soğuk olurmuş deniz.Benim gibi Marmara’nın sıcak sularına alışık biri için Ege’nin buz gibi soğuk denizi uygun değilmiş demek ki.Ama o soğuk deniz bile orayı sevmemize engel olamadı.

Nereleri Gezdik,Neler Aldık?


Başta da dediğim gibi daha adaya ayağınızı basmadan sizi görkemli bir kale karşılıyor:Bozcaada Kalesi,Vapur iskelesinin hemen yanında yükselen kale çok da yeni görünüyor fakat yapımı taa Fenikelilere kadar uzanıyormuş.Tuğra ile pek böyle yerleri gezip de uzun uzadıya incelemek ne mümkün,girip baktık birkaç da tepeden ada manzarası fotoğrafladık işte o kadar.



Ada’da dikkatimi çeken bir diğer şey evlerin kapılarının önlerinin pırıl pırıl özenli olması.Hemen hemen her evin penceresinde dantelden yapılmış güzel perdeler,camların önünde bakımlı çiçekler,kapıların önleri tertemiz.Kışın yapacak çok iş olmadığını o yüzden hanımların hamarat olduğunu sebep gösterdi çiftlikte çalışan bir arkadaş ama ben yaz-kış hiç işleri olmadığı halde öyle boş boş hiçbir şey üretmeden oturan çok kişi tanıyorum.İnsanın içinde olacak demek ki adanın hanımları çok maharetliymiş ve de temiz.



Gezerken her evin fotoğrafını çekmek ihtiyacını hissediyor insan öyle zevkli ve huzur dolu ki.Denizi gibi havası,suyu,insanı da temiz Adanın.Her yerde otellerin yanı sıra ev pansiyonları da görmek mümkün.




















Bozcaada'ya gidip de ev pansiyonlarında kalan çok arkadaşım olmuştu eskiden.Ve gördüğüm fotoğraflar öylesine güzeldi ki pansiyon olduğuna inanası gelmez insanın.

Bütçesini zorlamak istemeyenler için bence hiç de fena seçenek değil.


Ben nereye gidersem gideyim mutlaka önce oraya özgü şeyleri almak isterim.Bozcaada’nın da şarabı meşhur olduğuna göre asma yapraklarından almadan gelmek olmazdı.Her ne kadar Tuğra ile sarma yapmaya pek şansım olmasa da anneme aldım.Ne de olsa bütün yıl onun sardıklarını yedik.Bu yıl da sarma yapraklarımız Bozcaada’dan olsun bari. Yedikçe adayı anarız.
Yine ilk defa duyduğum ve çok ilgimi çeken domates reçeli oldu.Böyle alışılmadık malzemelerden yapılan reçellere pek meraklıyımdır ben.Yılbaşında da Kıbrıs’tan karpuz kabuğu reçeli almıştım merak edip ama onu hiç sevmemiştim,hala da bitiremedik zaten.
Ama domates reçelini çiftlikte kahvaltıda tadıp Salto’nun o meşhur domates reçelinden almakta tereddüt etmedim.Benim gibi merak edip de denemek isteyenler için İstanbul'da da bir adres vereyim,Salto'nun domates reçellerini Kadıköy Çiya'dan da alabilirsiniz.






Bildiğiniz o narin çiçek gelincikten bile reçel yapıyorlar Ada’da.Bana biraz gül reçelini çağrıştırdı tadı.Onu da yine Bozcaada’nın reçelcisi Gülerada’dan aldık.Elbette yine adanın güzel üzümlerinden yapılmış misler gibi pekmezi de Tuğra beyciğimiz için aldık.Her sabah kaşık kaşık severek yiyor.

Bozcaada denince akla gelen ilk şey şarap ise ikinci şey de Rüzgar Gülleridir herhalde.






Adaya gidip de o muhteşem manzarayı görmeden dönmek olmazdı. Biz de gittik ve görüverdik,insanın içini ürperten bir ses eşliğinde öyle güzeller ki.17 tirbünden oluşuyor ve Türkiye’nin 3.rüzgar gülü elektrik santrali. Ada’nın ihtiyacından çok daha fazlasını üretip fazlasını da anakaraya iletiliyormuş.
Ada’nın her yeri gerçekten ayrı güzel. Denize girilebilecek çok güzel koylar var,özellikle Akvaryum. Ama biz çocukla en rahat edebileceğimiz yer olduğu için(şemsiyeli-şezlonglu)
Ayazma Plajını tercih ettik. Eminim keşfedilecek daha çok koylar vardı ama onları da bir sonraki sefere bıraktık artık.
Ada öyle sakin ve huzurlu ki, birçok sanatçıyı da kendisine çekmiş. Birkaç tane resim atölyesi vardı ama benim en çok hoşuma giden limanın sonunda açık havada olandı. Önünde de rengarenk dallarıyla bir dilek ağacı vardı.

























Yine yanındaki Kaktüs Cafe de benzer izler taşıyordu.Orayı da bir dahaki sefer için aklıma not ettim,durup dinlenmek denizi izlemek ve kahvemi yudumlamak için.

Nerelerde Neler Yedik?

Bir blogcu olarak en çok da farklı yemekler yiyip fotoğraflamak niyetindeydim.Fakat öyle çok da farklı şeyler yedim diyemem.Tuğra ile oturup keyifle yemek pek mümkün olamıyor,Orhun’la nöbetleşe de olsa bundan mahrum olmamaya çalıştık.

Bozcaada’da olup da balık yememek olmaz elbette,keyif alarak bir balık keyfi yapmamıza Tuğracığım da engel olmayınca afiyetle çupraları ve adaya özgü otları mideye indirdik.




kaya koruğu otu
deniz börülcesi ve turpotu



Biz bize tavsiye edildiği üzere Boruzan Restaurant’ı tercih ettik ve çok da memnun kaldık.Izgara çupra,deniz börülcesi,kaya koruğu otu,zeytinyağlı enginar,turpotundan oluşan bir menü.Masadaki ekmekleri de denizdeki minik balıkçıklara ikram ettik Tuğra ile.






Birkaç akşam da yine tavsiye ile gittiğimiz Hafızın Yerinde yedik akşam yemeğimizi. Genelde ev yemekleri yapan orta halli bir esnaf lokantası havasında fakat yemekleri hem lezzetli hem de cep yakmıyor. Bu arada cep yakma konusuna değinmişken Bozcaada’da balık yemek de öyle çok pahalı değil. En son Büyükada’daki dudak uçuklatan balık faturasından sonra hiçbir şey değil. Hemen hemen yarı fiyatına doymak mümkün. Bozcaada’nın güzel manzarası da yanınıza kar kalıyor.

Biz Bozcaada’dan bu kadar keyif alacağımızı bilemediğimiz için sadece 4 günlük planlamıştık tatilimizi. Halbuki 15 gün kalsak bile hiç sıkılmayacağımız huzurlu bir yermiş. Elbette herkesin tatil anlayışı,beklentisi farklıdır. Benim beğendiğimi bir başkası beğenmeyebilir. Eğer tatilden beklentiniz sessizlik,huzur,doğa,deniz,biraz tarih biraz sanatsal güzellik ise aradığınız yer Bozcaada olabilir. Hala görmediyseniz mutlaka gidin görün yaşayın.

Ben bu kadar yazdım,biraz da siz yazın bakalım yorumlarınızı.

8 yorum:

aslı'nın mutfağı dedi ki...

Yasemin'cim her şey çok güzelmiş.. Tatil anlayışlarımız birbirine uyuyor, demek ki mutlaka gitmeliyim ben de Bozcaada'ya.. Tertemiz kapı önlerini, dantel perdeleri ve maharetli ada hanımlarını çok merak ettim :)

Banu Karagil Dalaman dedi ki...

Aslıhan'cım, ne güzel anlatmışsın zaten gidesim vardı, artık şart oldu. Resimlerde süper, bankın üstündeki yastığa bittim birde. Özledim seni, Kayra gitti bu arada. Eminönü bizi bekler arkadaşım.

sarımutfak-hande dedi ki...

ayy resimlere bak�nca an�lar�m canland�.6 sene �nce gittim on g�n tatil yapt�m bozcaadada nefisti denizi plaj� harikayd� �z�m kokulu sokaklar ba�lar akl�ma geldi.g�zel ge�mesine sevindim.�pt�m cnm
sevgiler

EZGi :)) dedi ki...

canım ne güzel anlatmışsın göreceğim yerler arasına girdi bile :)
canım fırında kabak mücverini denemeyi düşünüyormuşsun eger kabak tadından hoşlanıyorsan mutlaka denemelisin.biz çok beğendik.. kocaman sevgiler canım

Seda'nın Günlüğü dedi ki...

Yasemin'cim anlatıklarını okurken sanki ruhum oradaydı. Senin adına çok sevindim. Bir parça huzur bulduğuna ve unutulmayacak bir tatil olduğuna da... Kısmet olur belki bende birgün görürüm oraları.
Sevgiler canım.

Ordanburdanhayattan dedi ki...

Aslıcım gerçekten görmelisin derim,
Banu valla bu fotoğraflar çok küçük bir kısmı bir ara diğerlerini de gösteririm inşallah,tam senlik orası,
Sedacım cidden huzur buldum,arada Tuğra sabote etse bile

zarpandit dedi ki...

aslında suan dahi canım aşırı derecede çikolata cekiyor :)
stokumda bomboş:)
ütüde fena olur bu sıcakta bizde girişçez birazdan kardeşimle ev hanımı olacağım diyeceğim ama utu işi bozuyor çalışırım diyiveriyorum çamaşırları gorunce:)
sıcakta bir çatlaklık yazptım gezdim valla yasemin abla avm lere attım ama sonra kendimi serinledim biraz:)
bozcadaya gitmeyi su fotograflarından sonra o kadar cok istedimki..
ne kadar sakin huzurlu..mis gibidir havası bile:)
biz genelde asos küçükuyu ayvalık yapardık..köy pazarları bomboş sahilleri keşfederdik tabi bu eskidendi:):):):)
bebişinizle gezebileceğiniz mukemmel bir yermiş..
bu arada oğlusunu sen bana gonder beraber nutella yeriz biz:)

Bozcaada Otelleri dedi ki...

Bozcaada Otelleri 'ne Bu Siteden Ulaşıp Bozcaada Hakkında Bilgi Alabilirsiniz.